90’ların sonunda bir DVD kiralama işletmesi olarak başlayan Netflix dünyanın önde gelen eğlence servisi olmak için uzunca bir yol kat etti.
Netflix (NFLX), eğlence endüstrisindeki büyük değişimlerden sorumlu. Sevin ya da sevmeyin, yayın akışının kontrolü bu şirketin elinde. İçerik oluşturma ve satma şekillerinin değişimi de Hollywood’da şok etkisi yaratıyor.
Netflix’in Kuruluşu
Netflix’in tam olarak nasıl başladığı konusunda fikir ayrılıkları mevcut. Reed Hastings birkaç farklı versiyon anlatırken, kurucu üyesi Marc Randolph’un kendi bambaşka hikayesi var. Hasrings yaratılışının bir kiralık film için geç bir ücret ödemesinden kaynaklandığını söylerken, Randolph bambaşka bir şey söylüyor. CNBC’ye göre Randolph, ikilinin bir şey için kendi “Amazon.com”larını oluşturmaya çalıştığını söyledi. Bu “bir şey” ile kast edilen aslında DVD.
Netflix’in kendi websitesinde yazıldığına göre, Netflix 1997 yılında Hastings ve Randolp tarafından internet üzerinden bir film kiralama sitesi olarak kuruldu. Sonrasında 1998 yılında DVD kiralamaya odaklanan Netflix.com’a dönüştü. Bir sonraki yıl, şirket aboneliklerle müşterilerin aylık olarak DVD kiralamasına fırsat verdi. 2000 yılında Netflix, seçimleri tahmin etmek için üye puanları kullanan bir tavsiye sistemi sundu ve işler şekillenmeye başladı.( yakın zamana kadar Netflix’te öne çıkan derecelendirme özelliğinden farklı değil.)
Netflix’in Süreci
2002’de halka açılan Netflix yavaş büyüdü; 2005 yılına kadar 4,2 milyon üyeye ulaştı. Başlangıçta hisse senedi başına 2 dolardan daha az düşerken, 2009 yılında hisse senedi 8 dolara ulaşarak yükselmeye başladı. Sonrasında hisseler astronomik şekilde yükseldi ve bir noktada 400 dolara kadar geldi.
En büyük kırılma noktası kesinlikle 2007’de yayın akışının tanıtılmasıydı. Üyelerin anında çevrimiçi içerik izleyebilecekleri bir yer yaratmak oyunu tümden değiştirdi. Daha fazla programlama ve yayınlandığı anda izlemek yerine istendiği zaman izlenebilme özelliklerinden dolayı bu hamlenin yankıları hala hissediliyor.
Netflix’i akıllı televizyonlara ve oyun konsollarına entegre etmek için 2009 yılında şirket elektronik şirketleriyle partnerlik kurmaya başladı. Bu süreç birkaç yıl sürdü ve 2012 yılında Avrupa’nın kapısı Netflix’e açıldı.
2013 yılında her şey değişti. Netflix “The House of Cards”, “Orange is the New Black” gibi kendi programlarını tanıttı. 2016 yılına geldiğimizde Netflix dünya çapında erişilebilir hale geldi ve şirket daha fazla üye edinmek için çabalarken daha fazla orijinal içerik oluşturmaya devam etti.
Eğer yayın akışının başlaması devrim noktasıysa, tüm bunların arkasında yatan deha Netflix’in esasen diğer içerik oluşturucularını kendi oyunlarında yenmesiydi. Şebekeler, içeriklerini Netflix’e lisanslayarak esasen şirkete izleyicilerini çalmak için ihtiyaç duyduğu araçları verdi. Kısa vadede iyi bir fikir gibi görünse de, bunun uzun vadede bir özkıyım olduğu söylenebilir.
Netflix Tartışmaları
Netflix her zaman tartışmalı oldu. Akış hizmeti sınırları zorlayan sayıda içerik üretiyor. Bazıları HBO’nunkine benzer çıplaklık, şiddet ve cinsel içerikli sahnelerle ilgili sorunlar yaşadı. Hit şovu olan “13 Reasons Why” da bundan nasibini aldı. Bir genç kızın intiharıyla ilgili drama, birçok kişi tarafından gençler üzerinde kötü etki bıraktığı savunuldu. Netflix ayrıca, film öneri sistemini iyileştirmesi için bir milyon dolarlık yarışma nedeniyle eleştiriyle karşı karşıya kaldı. Eleştiri, kullanıcıların özel görüntüleme bilgilerinin istatistiksel araştırma için dış kuruluşlara verilmesi üzerineydi. Bunun sonucunda “Netflix Ödülü” 2010 yılında iptal edildi.
Neler Oluyor?
Şu anda Netflix, geçmişte görmediği bir sorunla karşı karşıya: rekabet. Disney (DIS), AT&T (T) ve Apple (AAPL) gibi eğlence alanında önemli isimler, akış oyununda atışlarını yapıyor. Görüntüleme seçeneklerindeki hızlı artış ve içerik kontrolü üzerindeki artan baskı Netflix’i zorluyor. Şirket eskiden dış kaynaklardan içerik toplayabiliyorken, artık ilerlemesi için kendi içeriklerini yaratmaya devam etmesi gerekiyor gibi görünüyor. Bu, Netflix için hiç de iyi olmayan daha çok harcama anlamına geliyor.
Şirket gelirlerini arttırırken üye sayısını da artırmayı başardı. Esas problem nakit akışı. Gelirlerini gösteri ve filmlere harcarken Netfix’in nakdi oldukça azaldı. Şirketin tüm bunları karlı bir şekilde yapıp yapamayacağı sorusu hala masada. Diğer rakipler Netfix’in hacim yeteneğini kemirmeye başlarsa, gelecekte işler daha da zorlaşabilir.
Netflix Stoğu
Eğer erken satın aldıysanız hisse senediniz inanılmaz derecede başarılı bir yatırım olmuştur. 2018’de hisse başına 400 dolara yakın zirve yapan Netflix hissesi, tekrar ivme kazanmakta zorlanıyor. Bunun temel sebebi değer biçme. Netflix çok uzun süredir çok yüksek primle fiyatlandırıldı. Yatırımcılar, fiyatlandırmaya çok fazla spekülasyon katarak, hisseleri sürdürmek için büyük miktarda kazanç artışı gerektiren seviyelere çıkardı. Bu büyüme, abonelik ücretlerinde devam eden artışa dayanıyor. Geçen yıl hisse senedinin karşılaştığı zorlukların çoğu, yatırımcıların büyümeye yönelik tehditleri yavaş yavaş görmesinden kaynaklanıyor.
Bu da ilginizi çekebilir: Hollywood’dan İnovasyon ve Başarı Dersleri
Şu anda hisse başına 300 doların altında işlem gören Netflix, 100 katın üzerinde kazanç primine sahip. Hisse bugüne kadar %10 arttı ancak ciddi bir yükseliş için güç bulmakta zorlanıyor. İleriye baktığımızda, rakiplerin üyelik oranlarını nasıl etkilediği konusunda çok etken olabilir. Netflix nakit akışını serbest bırakacaksa hala hacme ihtiyacı olacak.
Kaynak: https://www.thestreet.com/technology/history-of-netflix-15091518