Universal Pictures 1912’de, Warner Brothers 1923’te, Walt Disney Studios 1923’te, Columbia Pictures ise 1924’te kuruldu. Bu kadar rekabetçi ve değişken bir işte nasıl bu kadar uzun süre hayatta kaldılar ve başarılı oldular? Film yapımcılığı, uzun bir süre boyunca küresel pazara hakim olan ve rekabetten etkilenmeyen birkaç Amerikan endüstrisinden biridir. ABD’nin TV ve film ihracatı yılda yaklaşık 16 milyar dolar değerinde. Büyük stüdyolar bir şeyleri doğru yapıyor olmalı, onlardan inovasyon ve hayatta kalma ile ilgili hangi dersleri alabiliriz?
1. Döndür ve Yeniden Yapılandır
Hollywood, birçok kişinin sinema endüstrisi içim potansiyel olarak ölümcül olarak gördüğü tehditlerle, özellikle de TV, internet ve dijital korsanlığın yükselişiyle mücadele etmek zorunda kaldı. Zevk ve modanın kaprislerine uyum sağlamak zorunda kalan Hollywood, yeni bir yapımcılık anlayışı sunmaya başladı. Bunu ise müşterilerini anlayarak, durmaksızın yaptıkları yeniliklerle ve kendilerini yeniden yapılandırarak yaptılar. Stüdyolar bir zamanlar oldukça çekirdek yapıda, sinemalara sahip ve geniş kadrolu personel çalıştıran kurumlardı. Artık nispeten daha az varlıkları var ve esnek yetenekli ekiplere dış kaynak atamalarına başvuruyorlar.

2. Deney Yapın, Başarısız Olun ve Hızlı Öğrenin.
Hollywood’da başarısızlık olağan bir durumdur. Çoğu yönetmen ve yapımcı büyük fiyaskolar yaşadılar. Ancak yönetmenler ve yapımcılar, bundan iyi bir şekilde ders alırlar ve yollarına devam ederler. Dahası, her film iç eleştiriye ve sürekli revizyona tabidir. Pixar’ın hit filmi olan Up, işi ürünü yapılırken gözden geçirmek ve geliştirmek olan dahili bir grup olan ‘”Braintrust”ın danışmanlığıyla yapıldığı için, yapım süresince radikal bir biçimde defalarca elden geçirildi. Pek çok şirket CEO’su, politikalarına ve ürünlerine yönelik eleştirilerde kırılganlaşır ancak Hollywood’da herkes bir eleştirmendir ve her çekimin yerini bir tekrar alabilir.

3. Yeteneği Destekleyin
Hollywood’daki büyük yapım şirketlerinin her birinde, her film için yeni bir yaratıcı ekip oluşturulur ve filme ait kararlarını bir bütçe ve bir zaman ölçeği dahilinde verme konusunda muazzam bir özgürlük verilir. İşler yolundan çıkmadığı sürece stüdyo’dan minimum düzeyde müdahale olur. Ekipteki serbest çalışanlar, gelecekte alacakları işler için itibar ve referans kazanmanın peşindedirler, böylece çok çalışmak ve iyi sonuçlar elde etmek için motive olurlar. Yaratıcı takımlardaki herkes, özgür bir takım olarak hareket etmekten ve filmin sonundaki emeği geçenler kısmında her birinin adının bulunmasından gurur duyuyorlar.

4. Küresel Vizyon ve Pazarlama
Neredeyse her filmin dünya çapında büyük bir “hit” olmasına çalışılıyor. Kampanyalarının başlangıcından itibaren itibaren yoğun sosyal medya kullanımıyla birlikte agresif, iyi finanse edilmiş pazarlama kampanyaları kullanıyorlar. Hedef pazarlarında farkındalık yaratmaya ve ses getirmeye çalışıyorlar. Kritiklerin incelemelerini ve film hakkındaki dedikoduları teşvik ediyorlar. Birçok teknoloji girişimi benzer zorluklarla karşılaşıyor ancak ihtiyaç duydukları farkındalığı ve pazarda tutunuşu elde edemiyorlar. Hollywood’un pazarlama yöntemlerinden bir şeyler kapabilirler.
Yeni ürün geliştirmelerini, yaratıcı yetenekleri ve belirsiz yenilikleri yönetmesi gereken her işletme “Hollywood”dan öğrenebilir. Büyük stüdyoları yönetenler, riskli yeni ürünlerden oluşan bir portföyü nasıl yöneteceklerini bilen, inatçı iş insanlarıdır. Güvenli devam filmleri ve cesur yeniliklerin bir karışımına sahip olmanın önemini anlamaktadırlar. Başarısızlığa tahammül ederler ve başarısızlıktan ders çıkarırlar. Yaratıcı ve profesyonel insanlardan oluşan ekipleri güçlendirirler. Çalkantılı bir yüzyılda hayatta ve zirvede kalmayı başardılar. Yenilik ve kalıcılık söz konusu olduğunda, hepimiz, başarının bizzat kendisi olan “Geleceğe Dönüş” filmini bize veren yerden öğrenebiliriz
Kaynak: https://www.destination-innovation.com/hollywood-can-teach-us-innovation-longevity/