”DeFi 2.0”; OHM, SPELL gibi bazı tokenlerin son zamanlarda kayda değer bir büyüme kaydetmesiyle yeni bir fenomen olarak ortaya çıktı.
Peki DeFi 2.0 ne anlama gelir, mevcut DeFi’ye nasıl bir alternatif olabilir? DeFi 2.0 nasıl bir hazırlık gerektiriyor? Bu yazımızda bu soruları ele alıyoruz.
DeFi 2.0 Nedir?
DeFi 2.0, DeFi’nin zayıf yanlarını düzelterek; güçlü yönlerinden yararlanmaya çalışan, yükseltilmiş bir DeFi sürümüdür. Bu da kullanıcılar için umut verici, kullanışlı imkanlar sağlayabilir.
Merkeziyetsiz Finans (Decentralized Finance) (DeFi), blockchain teknolojisinin gelişimi ile insanların herhangi bir kurum veya kuruluşun kontrolü altında olmadan, herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda merkeziyetsiz uygulamalara erişmesine ve kullanmasına olanak tanır.
DeFi, kullanıcılarına sağladığı imkanlarla birlikte hala birden fazla zayıflığa sahiptir. Bu sebeple DeFi 2.0, DeFi için zorunlu bir tamamlayıcıdır.
DeFi’nin Mevcut Sınırlamaları
DeFi 2.0’ın, DeFi’nin mevcut sorunlarına sağladığı çözümlerden bahsetmeden önce bu çözümlerin hangi sorunlara karşılık ortaya çıktığını incelememiz gerekiyor. DeFi’deki bariz birkaç sınırlama şunlardır:
Ölçeklenebilirlik: Yüksek gaz ücretleri, uzun bekleme süresi. Bunlar, kullanıcıların deneyimini kötü etkiler.
Likidite: Likidite, herhangi bir piyasanın insan vücudundaki “kan”ı gibidir ve DeFi’deki likidite düşük seviyededir.
Merkezileştirme: DeFi, “Merkeziyetsiz Finans” olmasına rağmen, mevcut Dapp’lerin çoğu merkezileştirilmiştir.
Güvenlik: DeFi, çok büyük riskler içermesine rağmen sistemdeki güvenlik sorunu göz ardı edilmektedir.
Oracle Saldırısı: DeFi, Oracle’lara büyük ölçüde güveniyor. Bununla birlikte; bazı projeler kendi önemlerini kavrayamayarak güvenilir bir Oracle ile entegre olmayı reddediyor. Bunun sonucunda da birçok farklı protokol saldırıya uğradı ve kaybettiklerini telafi etmek zorunda kaldı.
Sermaye Verimliliği: Teknolojinin gelişimi sermaye verimliliğini arttırsa da hala pek çok varlık en ideal şekilde kullanılmıyor.
DeFi 2.0: DeFi’nin Mevcut Sorunlarına Çözüm
DeFi 2.0, aslında kullanıcıların ve projelerin DeFi’nin sınırlamalarını fark etmesiyle başladı. Bu da kullanıcıların ve projelerin çeşitli çözüm yolları aramasına sebep oldu. Her soruna karşılık gelen çözüm ise piyasanın gerçekten ihtiyaç duyduğu küçük, yukarı doğru piyasa eğilimleri yarattı.
Şimdi DeFi 2.0’ın büyümesine katkıda sağlayan çözümlere göz atalım.
Ölçeklenebilirlik – Layer 1 ve Layer 2
Özellikle yeni DeFi kullanıcıları için Ethereum ağı ile etkileşim büyük bir engel olmuştur. Yüksek gaz ücretleri ve uzun bekleme süresi, çoğu kullanıcının DeFi’yi deneyimlemesini engelledi.
DeFi, mevcut sıkıntılarıyla birlikte kullanıcılarına çok çeşitli fırsatlar sunar ve bu nedenle inanılmaz derecede çekicidir. Bu durumda bir soru ortaya çıkıyor: Kullanıcılar, Ethereum’un ölçeklenebilirlik sorunlarıyla yüzleşmek zorunda kalmadan DeFi’yi nasıl deneyimleyebilir?
Diğer Layer 1’lerin Yükselişi
Nakit akışının BSC, Polygon ve Solana gibi kullanıcıların en çok gereksinim duyduğu şeyleri sağlayabilen blokchain’lere gitmesi tesadüf değildi. Ölçeklenebilirlik sorununa yönelik geliştirilen çözümler, muhtemelen bir sonraki piyasa dalgasının katalizörü olacaktır.
Likidite: Getiriler
Likidite sorununun üstesinden gelmek veya başka bir deyişle, DeFi piyasasına daha fazla kullanıcı ve sermaye çekmek için en basit yaklaşım; kullanıcıların daha fazla kazanç elde etmelerini sağlamaktır. 10x, 100x yatırım getirisine (ROI) sahip projelerden yüksek yıllık faiz getirisine (APY) sahip farming pool’lara, binlerce dolar değerindeki airdrop’lara kadar hepsi piyasaya yeni kullanıcıların katılmasını sağlar. Bu da DeFi piyasasının likiditesinin zenginleşmesi anlamına gelir.
Merkeziyetsizleştirme: DAO
Uniswap olayı ile başlayalım. Bir proje, “DeFi Eğitim Fonu” oluşturmak için 20 milyon dolar değerinde UNI tokeni satma önerisi ortaya koydu. Burada dikkat çeken nokta, Uniswap topluluğunun son güne kadar ortaya çıkmamış olmasıdır. O anda önemli olan, toplumun bu duruma verdiği tepki değil; “Evet” oyunun çoğunlukta olmasıydı. Bu durum, Uniswap Yönetişimi’nin merkezi gücünü gösterdi.
İnsanların DeFi’ye katılırken ki düşünceleri, kar elde etmenin yanı sıra, herhangi bir üçüncü şahıstan bağımsız olarak tam özgürlüğe sahip olmaktır. Bununla birlikte, bir grup hala çok sayıdaki DeFi protokolünü yoğun şekilde kontrol ediyor. Bu da DeFi kullanıcıları arasında inanç kaybına yol açıyor.
DeFi projeleri, bu sorunu çözmek için öncelik olarak merkeziyetsizliği kabul etmiş durumda. Bir projenin geliştirilmesinde herkesin oy kullanma hakkına sahip olduğu DAO (Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon) son zamanlarda dikkat çekici bir şekilde büyüdü.
Sermaye Verimliliği
DeFi son derece hızlı büyüyor. Bu yazı yazılırken DeFi’deki TVL (Kitlenmiş Toplam Değer) 217 milyar dolara yükseldi ve hala yükselmeye devam ediyor.
Bununla birlikte; DeFi’nin önündeki büyük engellerden biri de TVL’de bulunan varlıkların çoğunun sabit ve kullanılmamış olmasıdır. Örneğin:
AMM (Automated Market Maker): Otomatik piyasa yapıcı (AMM), DeFi’nin “Likidite Havuzu”dur ve büyük miktarda TVL çeker. Buna rağmen AMM’nin çoğu kullanılmıyor. Bu durum, AMM tasarımının likiditeyi konsantre edilemez hale getirmesinden kaynaklanır.
Lending (Ödünç Verme): Lending, düşük bir kullanım oranına sahiptir. Başka bir deyişle, ödünç alandan çok daha fazla ödünç veren vardır.
Aggregator (Toplayıcı): Kullanıcılar, varlıkları Aggregator protokollerine yatırarak Agtokens aldıktan sonra bu tokenleri başka bir yerde kullanamazlar.
Yukarıda bahsedilenlere ek olarak; varlıkların efektif kullanımının önünde birçok farklı engel de yer alır. Örneğin; mevcut farming modeli, varlıkların en ideal şekilde değerlendirilememesi vb.
Olympus DAO (OHM), Abracadabra (SPELL) gibi pek çok proje bahsi geçen sorunların çözümüne yönelik yeni fikirler geliştirmeye başladı. Bu da sermaye verimliliğinin piyasadaki bir sonraki dalgayı oluşturacak bir katalizör haline geldiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Sermaye Verimliliği ve Tüm DeFi’yi Yenileme Yeteneği
Sıradaki piyasa dalgasının başlangıcıın sermaye verimliliği olması birdenbire ortaya çıkmış bir durum değil. Bu durumu destekleyen bazı kuvvetli kanıtlar mevcut.
Çok fazla para harcanıyor: Ekosistemler, ekosistemin büyümesini desteklemek için ”Ekosistem Fonu”nu duyurdu. Fondaki para, er ya da geç ekosisteme dağıtılarak kullanılmalıdır. Çeşitli ekosistemler, bu parayı ürünlerini geliştirmek için projelere harcamanın yanı sıra, ekosisteme daha fazla kullanıcı çekmek için bir teşvik olarak da kullanacak.
Likidite Madenciliğinin Sınırlaması: Likidite Madenciliği, DeFi kullanıcıları tarafından geniş çapta kabul görmüş olmalıdır. Bir proje, ortaya çıktıktan sonra genellikle likiditesini ve kullanıcı tabanının özyüklemesinin yapılması için bir likidite madenciliği programına sahiptir. Bununla birlikte; likidite madenciliği programı, yeni kullanıcıları ve varlıkları yalnızca kısa vadede çekebildiği için “iki ucu keskin bir kılıç” konumundadır ve şu şekilde işler:
APY azalır -> Çiftçiler tokenleri döker. -> Nakit akışı azalır.
Mevcut zayıflıklar göz önüne alındığında bu model, şu anda hem mevcut hem de yeni DeFi protokolleri tarafından en çok kullanılan model oluyor. Bu fenomen, kullanıcıların projenin geliştirilmesine herhangi bir katkıda bulunmadan yalnızca farming -> dump’lama -> farming -> dump’lama sürecine odaklanmalarından dolayı sağlıksız bir nakit akışı ortaya çıkardı.
TVL’nin fazla ciddiye alınması: Yukarıda bahsedilen durumun nedeni, bir standart olarak TVL endeksinin gereğinden fazla vurgulanmasıdır. Çoğu kullanıcı, TVL’nin gelire nasıl dönüştürülebileceğini anlamadan sadece TVL’ye dikkat ediyor.
Sermaye verimliliğine odaklanan projeler, DeFi’nin şunları yapmasına olanak sağlayacaktır:
TVL’nin Optimize Edilmesi: Yatırılan varlıkların maksimum oranda kullanılmasına izin verilir.
Sağlıklı bir nakit akışı yaratılması: Olympus DAO örneği, sağlıksız bir nakit akışının önüne geçerek projelerin daha sürdürülebilir şekilde büyümesini ve daha fazla destekçi kazanmasını sağlıyor.
Yaklaşan Devasa Dalgayla DeFi 2.0’a Hazırlanın
Şimdiye kadar bahsedilenler, sermaye verimliliğini hedefleyen projelerin piyasa için yeni bir standart oluşturma olasılığının ne kadar yüksek olduğunu anlatıyor. Bu nedenle de gelecek devasa piyasa dalgasını benimsemek için gerekli bazı bilgileri öğrenmiş olmamız gerekiyor.
Projeleri tararken Sermaye Verimliliğine bakın
Sadece TVL’ye odaklanmak yerine, projenin TVL’yi nasıl kullandığına da dikkat etmeliyiz. Her model, TVL’yi optimize etmek için farklı bir yola sahiptir. Bu da incelenmesi gereken önemli bir kriterdir.
Örneğin: Sermaye Verimliliği, AMM’lerde İşlem Hacmi/TVL oranıyla değerlendirilebilir. Ayrıca; ödünç verme protokolleriyle, Ödenmemiş Kredi/TVL oranıyla da değerlendirme yapılabilir.
Sermaye Verimliliğini İyileştirme Öncüleri
Her proje, sermaye kullanımını en üst düzeye çıkarmak için farklı bir yaklaşıma sahiptir. Aşağıda öne çıkan bazı projeler ve uyguladıkları model yer alıyor:
Uniswap v3 (UNI): Likiditeyle alakalı ‘Konsantre Likidite’ modelini oluşturarak sermaye verimliliğinin arttıran ilk AMM.
Olympus DAO (OHM): LP tokenlerini Bond’lar ile takas ederek farm ve dump durumunu azaltan, sürdürülebilir likidite yaratma mekanizması.
Abracadabra (SPELL): Yeni bir ödünç verme piyasası açarak bir stablecoin olan MIM’i ödünç almak için bazı tokenlerin (yvYFI, yvUSDC, xSUSHI vb.) teminat olarak kullanılmasına izin veriyor.
Tokemak (TOKE): Protokolü bir market maker gibi davranarak likiditeyi yönlendirdiği için Impermanent Loss’u azaltıyor.
Curve (CRV) + Convex (CVX): Yönetişimi olumlu bir şekilde yönlendirmek için Teşvik Teorisini ve Oyun Teorisini uyguluyor. Bu sayede de Curve’ün likiditesini optimize ediyor.
Popsicle Finance (ICE): Kullanıcıların likiditelerini daha verimli bir şekilde yönetmelerine yardımcı oluyor.
DeFi 2.0’ın Geleceği
Aşağıda DeFi 2.0 ile ilgili bazı tahminler bulunuyor:
Sermaye Verimliliği üzerine çalışan projeler, piyasada yeni bir standart oluşturarak TVL kullanımını daha önemli hale gelecektir.
Genel olarak çok fazla etkili model olmasa da OHM, SPELL gibi projelerin başarısı, bir sonraki piyasa dalgasını hızlandıracaktır. Ayrıca; sermaye verimliliğini bir sonraki aşamaya getirmek için de katalizör olarak kabul edilecektir.
En popüler projeler, likidite kaynaklarını optimize edebildikleri ve kullanıcıların varlıklarını geri çekmelerini önleyebildikleri için kendi zeminlerini koruyabilir.
Yenilikler bir araya getirildiği zaman da mevcut DeFi’ye benzer bir sistem ortaya çıkacaktır.
Sermaye Verimliliği, DeFi 2.0’ın sadece bir basamağıdır. Dolayısı ile de diğer basamakların piyasada oluşturduğu farklı dalgalar da olacaktır. Bu dalgalar mutlaka Layer 1 ile başlayacak diye bir durum söz konusu değildir. Yani Layer 2’nin dalgası Layer 1’den önce de gelebilir.
Kaynak: coin98insights.com
- Bu da ilginizi çekebilir: Merkeziyetsiz Finans ( DeFi ) Nedir ?
Kriptoparalar ve blockchain hakkındaki her türlü sorunuz için Telegram kanalımıza davetlisiniz. Kanala katılmak için tıklayınız.